Dijital Dünya ve Kreatif Düşünce 23 Haziran 2021, Çarşamba

Fiziki dünyamızın yanında yaşadığımız bir diğer evren olan dijital dünya var. Bundan birkaç sene önce dijital dünyadaki varlığımız, gerçeklikteki varlığımızın gölgesiyken; şu anda dijital dünyadaki varlığımız, fiziki dünyamızı şekillendiriyor. Instagram’la birlikte hayatımıza giren, influencer kavramı, bunun tam olarak örneği. Veya bir restoranda menüden yemek seçimi yaparken, bunu içerik olarak düşünüp estetik kaygı gütmek ve buna göre yemek tercihinde bulunmak, bu durumun örneği sayılabilir. 

Dijitallikle beraber hayatın dinamikleri ve hızı da değişmiş durumda. Akış çok hızlı, tüketim çok hızlı, devinim çok hızlı ve dikkat süresi çok düşük. Bir kişinin maruz kaldığı günlük ortalama reklam sayısı 4000’i geçmiş durumda. Kaba bir hesapla her 20 saniyede bir, reklama maruz kalındığı bir dönemdeyiz. Hal böyle olunca içerik üretenler açısından da işler biraz zorlaştı. Herkes dikkat çekecek, kendini izletecek reklamlar ortaya koymanın bir yolunu arıyor. Ve bu yolun kreatiflikten geçmesi gerektiğini herkes biliyor.

Nedir Bu Kreatiflik?

Aslında bunun yemek tarifi gibi sabit bir formülü yok. Markaya, mecraya, yapılmak istenen iletişim çalışmasına, ürüne, zamana veya markanın konumlandırmasına göre değişebilir. Kısacası bu soruya her başlık özelinde farklı yanıtlar alabilmek mümkün. Fakat yine de içinde bulunduğu döneme göre bazı  temel yapı taşları var.

Bunlardan biri, hedef kitle analizinin çok iyi yapılması ve doğru iç görüden yola çıkılarak hazırlanan stratejik planlama. Hedef kitleyi ne kadar iyi analiz edersek, onlarla ne kadar çok empati kurabilirsek o kadar sağlıklı iç görüler elde edebiliriz. Çünkü nihai amacımız onlara ulaşmak ve satın alma tercihlerini değiştirmek.

Markalar veya içerik üreticiler üzerinde çalıştıkları her fikre ‘ben olsam bu içerikle bağ kurabilir miydim?’ sorusunu sormalı. Cevabı hayır olan her iş yapılmış olmak için yapılan, kitlede karşılık bulamayacak, bağ kuramayan bir iş olarak kalabilir. İyi bir hedef kitle araştırması, empati ve analiz sonucunda elde edilen doğru iç görü, yaratıcı bir fikirle desteklenip, basitleştirildiğinde kreatif bir noktaya ulaşmış oluyoruz.
Mecralar ne kadar çeşitlense de, formatlar ne kadar değişse de bahsettiğimiz bu yapı taşlar ve iş sıralaması başarılı ve kreatif iletişim çalışmaları için olmazsa olmaz konular.

İyi Ama Nasıl Dikkat Çekecek?

Dijitalleşmenin bir getirisi olarak tüketicilerin maruz kaldığı reklam-uyaran sayısı arttı ve bireylerde reklamlara karşı körlük başladı. Tüketiciler teknolojinin gelişmesi ve internet çağıyla, bilgiye daha kolay ulaşabilir hale gelirken, reklamlar yüzünden aslında bilgiye ulaşmanın zorlaştığını düşünüyor.

Örneğin internetin ilk yıllarında tek tıkla haber sitelerine ulaşabiliyorken şimdi birçok kez tıklamamız, karşımıza çıkan tüm reklamları atlamamız gerekiyor.

Web sitelerindeki banner reklamlarının, pop-up’ların okunmadan kapatılışı artık klasik bir tüketici davranışı haline geldi ve hatta bu durum literatüre ‘banner körlüğü’  olarak geçti. Tüketiciler reklamla karşılaşacakları durumlara kendilerini önceden hazırlıyor ve otomatik olarak aksiyon alıyor. Hatta bazı kesimlerce reklamları atlama konusuna bu kadar efor sarf etmek istenmediğinden, reklamları engelleyen bazı eklentiler cihazlara indirilerek kullanılabiliyor. 

Peki Markalar Nasıl Tüketiciye Ulaşıyor Ve Bunu Kreatiflikle Nasıl Birleştiriyor?

Reklam gibi olmayan reklamlar yaparak. Tüketicilerin reklama daha maruz kalmadan onu engellediği bir düzende, reklamda duygulara hitap etmek artık tek başına yeterli olmuyor. Son yıllarda içerik üreticileri ve markalar, reklam gibi olmayan reklamlar yapıyor. Tüketici reklam olarak algılamadığı, doğrudan markayla baş başa kalmadığını hissettiği durumda, reklama karşı otomatikman olumsuz bir reaksiyon göstermiyor. İşte bu esnada da, içerik devreye giriyor. Yani reklam gibi olmayan reklam yapmayı format olarak düşünürsek, müşteriyle iletişim kurabildiğimiz o anda da anlattığımız fikre içerik diyebiliriz.  Kitlelerce beğenilerek konuşulan, paylaşılan reklamlar, çoğunlukla her iki aşamada da, doğru bir iç görüden ve kreatif bir fikirden yola çıkarak hazırlanmış oluyor.  

Dijitalde Kreatiflik

Hayat inanılmaz hızlı ve sorumluluklarımız çok fazla. Hiçbir şeye ayıracak ‘çok fazla’ vaktimiz yok. Dijital mecralar algoritmalarını sürekli daha kısa içerikleri öne çıkaracak şekilde güncelliyor; yeni formatlar geliştiriyor. Haliyle biz içerik üreticilere tanınan süre de gittikçe kısalıyor. Bu yeni durumda, hızlı aksiyon alan, samimi içerikler değerli. Ürettiğiniz içerik en hızlı şekilde karşınızdakinde etki uyandırmalı.

Kullanıcılar içeriğinize maruz kaldığı anda ya bir info elde etmeli, ya fayda sağlamalı ya da duygusal bağ kurmalı. Markanıza ve hitap ettiğiniz kitleye göre buradaki tercihiniz değişebilir ama unutmamak gerekir ki, artık eskisi kadar kurumsal yapılardan, soğuk ve duygusuz metinlerden hiçbir kullanıcı hoşlanmıyor. B2B konumda iletişim bile yapıyor olsanız, içeriğinizin karşıdaki için mutlaka bir anlam ifade etmesi gerekiyor.

Markanızın basit bir görsel ve klasik bir metinle anneler gününü kutlaması karşı taraf için aslında hiçbir şey ifade etmeyebilir. Ama annelikle ilgili doğru bir iç görü yakalar ve bunu  markanızın bulunduğu alan ile kreatif şekilde bağdaştırırsanız, karşı tarafta etki uyandırabilirsiniz.

Aynı zamanda markanız için oluşturduğunuz içeriklerin dijitalde her mecraya uygun olması gerekiyor. Etkileşimli olması, okunabilir ve paylaşmak için yönlendirmeye açık olması da kitlede yer bulması açısından önemli noktalar. 
Kısacası doğru zamanda, doğru mecrada, doğru iç görüyle hazırlanmış; çok fazla bilgiye ulaşılmış ama basitleştirilmiş içerik hemen hemen her zaman hedef kitlenizde karşılık bulabilir.

<